BOSTANDERESİ MAHALLESİ
  HABERLER
 
LÜTFEN HABERİN ALTINA YORUM YAZMAYI UNUTMAYIN.
Cesaretimizi ve Sabrımızı Sınamaya Kalkışmayın!
admin tarih 22.03.2013, 21:11 (UTC)
 Cesaretimizi ve Sabrımızı Sınamaya Kalkışmayın!



Yazıma öncelikle milletimizin Nevruz Bayramı’nı tebrik etmekle başlamak istiyorum. Ülkemizin geçtiği şu zorlu süreçte Yüce Allah’ın yardım elinin milletimizin üzerinde olmasını temenni ediyorum.

Dün Diyarbakır’da yaşanan olaylara değinmek istiyorum. Diyarbakır’da yüz binlerin Nevruz Bayramını kutlamak için toplandığı ve Öcalan’ın İmralı’dan gönderdiği mektubun okunduğu o gün yaşananları kendi penceremden değerlendirmeye çalışacağım.

Öncelikle Bdp’nin Öcalan’ın mektubunda ifade ettiği barış çağrısını milletimize bu çağrıyı aktarırken seçmiş olduğu yolun yanlış olduğunu belirtmek istiyorum. Barış ve kardeşlikten bahsedilen bir ortamda Türk bayrağının bulunmamasını şiddetle kınıyorum. Böylesi bir günde böylesi bir çağrı yapılırken Bdp’li yetkililerin o meydanda Türk bayrağını bulundurmamasını barış ve kardeşlik girişimine vurulan ilk balta olarak görüyorum. Eğer Türk ve Kürt halkı barışacak arada esen soğuk rüzgar duracaksa bir devleti, bir milleti temsil eden Türk bayrağını inkar etmekle, barış naraları atılan Diyarbakır meydanlarına asmamakla mümkün olmayacaktır. Barışın sağlanması tek taraflı çıkar güdümü ile mümkün olmayacaktır. Siz Türk milletin bayrağını yok sayarak bu milletin barış sürecine destek vermesini beklemeniz ahmaklık olacaktır. Türk milleti olarak barışa gerçekten inandığımız şu günlerde bu şekilde tavır takınmakla bir arpa boyu yol alınamayacaktır. Ayrıca Öcalan’ın mektubundaki çağrı ile de bu durum hiç mi hiç örtüşmemektedir. Siz hem Çanakkale’de Kurtuluş Savaşı’nda Türk ve Kürtlerin birlikte mücadele ettiğini söyleyeceksiniz hem de şehitlerin kanlarıyla boyanmış ay yıldızlı al bayrağı o meydanlarda asma duyarlılığını göstermeyeceksiniz. Bu ne yaman çelişkidir.Açıkça söylemek gerekirse Türk bayrağının o meydanda bulundurulmamasında ben bir kasıt arıyorum. Bu durumu açıklamak için sığınmış olduğunuz kaçamak cevaplarınızın hiçbir ehemmiyeti yoktur, olamaz. Çünkü Türk bayrağı Türkiye Cumhuriyeti devletini temsil eder ve bu ülkenin bağımsızlığının en büyük emaresidir. M.Kemal Atatürk’ün şu sözlerini hatırlamak bayrağın önemini ve Türk milletinin bayrak konusundaki hassasiyetini anlamak için yeterli olacaktır.” ATATÜRK, “Bayrak bir milletin özgürlük alâmetidir Düşmanın da olsa hürmet lâzımdır” sözleri ile bayrağın kutsallığını dile getirmiştir. Bunun en anlamlı örneğini İzmir’deki davranışı ile göstermiştir. ATATÜRK, İzmir’in kurtuluşundan sonra geldiği İzmir’de önüne bir yol halısı gibi serilen Yunan bayrağını görünce sebebini sormuş; kendisini karşılayanlardan birinin “Yunan bayrağı paşam!Yunan Kralı Konstantin buraya ilk girerken Türk bayrağını çiğneyerek geçmişti” cevabını vermesi üzerine “Hata etmiş! Ben bu hatayı tekrar edemem Bayrak, milletlerin şerefidir Ne olursa olsun yere serilemez ve çiğnenemez” diyerek Yunan bayrağını çiğneyerek geçmeyi reddetmiştir.”
Bayrağın anlamını bu şekilde kabul etmediğiniz sürece barış asla sağlanamayacaktır.

Zaten Başbakan Sayın R.Tayyip Erdoğan ve Ak Parti çatısı altındaki tüm yetkililer bu durumun olumsuz bir gelişme olduğunu ifade eden açıklamalarda bulunmuştur.

Tüm bu açıklamalara rağmen Bdp eş başkanı Demirtaş’ın bayrakla ilgili açıklaması ise akıllara zarar verecek cinstendir: “Bu, barış çağrısını almak istemeyenlerin yarattığı tartışmadır. Muhalefet AK Parti ile baş edemediği için Kürtlerin savaşmasını istiyor. Bayrakla sorunumuz yok. Bayrak bir siyasi partinin ve anlayışın unsuru olmaktan çıkarılırsa önümüzdeki nevruzda asılabilir "

Siz hem bayrakla sorununuzun olmadığını söyleyeceksiniz hem de Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil eden Türk bayrağının bir siyasi partinin ve anlayışın unsuru olduğunu iddia edeceksiniz. Bir de gelecek nevruz da ancak böyle bir şartla asılabilir diye bu devlete, bu millete şart koşacaksınız. Sonra da meydanlara çıkıp özgürlükten, eşitlikten, kardeşlikten dem vuracaksınız.

Sayın Demirtaş, şunu iyi bilmelidir ki Türk bayrağı herhangi bir siyasi parti ve anlayışını temsil etmez. Türk bayrağı 814,476 kilometre karelik Türkiye Cumhuriyeti devletinde yaşayan tüm vatandaşların bağımsızlığını, özgürlüğünü temsil eder. Ve ay yıldızlı al bayrağın tüm dünyaya haykırdığı gerçek budur. Bunu bu şekilde kabul etmeniz gerekmektedir. Aksi takdirde akan kanın durması için harcanan bunca çaba boşa gidecektir.

Şunu da iyi biliniz ki bu millet nasıl ki Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı’nda özgürlüğüne vurulmak istenen prangaları paramparça etmişse, ülkesinin bağımsızlığı için hazırlanan tüm oyunları bozmuşsa yeri geldiğinde yine aynı cesareti gösterecektir. Hiç kimse Yüce Türk milletinin sabrını ve gücünü sınamaya kalkışmasın. Bu millet tarihte birçok kez cesaretini ve gücünü kanıtlamıştır ve yeri geldiğinde de kanıtlayacaktır. Eğer bunun örnekleri görülmek isteniyorsa tarih sayfalarını karıştırmak yeterli olacaktır. Bu milletin olanları sükunetini koruması sizleri cesaretlendirmesin. Sessizliğinin nedeni akan kanın siyasi yollarla çözülmesini istemesinden, daha fazla annenin canının yanmasını istememesindendir. Yoksa korkudan, pısırıklıktan değildir. Bu sessizlik bu şekilde yorumlanmalı ve daha fazla kan akmaması için tüm hassasiyetler göz önünde bulundurulmalıdır. Akraba olan Türk ve Kürt halkını kendi çirkin emellerinize ulaşmak için araç olarak kullanmaya kalkışmayın. Aksi takdirde bu iki halk nasıl ki Milli Mücadele’de el ele vermeyi başarmış ve düşmana kan kusturmuşsa tekrar işbirliği yaparak sizlerinde oyunlarını yerle bir edecektir.

Buradan Bdp’li yetkililere sesleniyorum: Lütfen sergilemiş olduğunuz bu davranışın yanlışlığını kabul edip Yüce Türk milletinden özür dileyiniz. Bizler de Türk milleti olarak sizlerin samimiyetini görelim, akan kanın durması için bir gayretinizi görelim.



DURMUŞ ÇELİKTEN

COĞRAFYA ÖĞRETMENİ







 

MUHTARIN YOL ÇİLESİ...
ADMİN tarih 14.03.2013, 09:00 (UTC)
 MUHTARIN YOL ÇİLESİ...
Ayvacık Köyü muhtarı Durmuş AYDIN Emirtolu Köyü Bostanderesi mahallesi sakinlerinin Durağan yolcu taşımacılığını yapıyor.Ancak Bostanderesi mahallesinin yollarının bozuk olması nedeniyle ulaşımda sıkıntı yaşadığını belirtiyor.
Muhtar Aydın; mahallenin en büyük sorununun yol olduğunu ilçe ile mahalle arasında yolların bozuk olması nedeniyle ulaşımın çok güç olğunu ve acilen mahalle yollarının en azından çakıllama yapılması gerektiğini söyledi.Perşembe günü yolcu taşımak için mahalleye indiğimde aracım yolda saplandı kaldı mahalle sakinlerinin yardımlarıyla halatla aracı battığı yerden çıkardığını belirtti.

Bizde yetkililere sesleniyoruz.Allah rızası için Bostanderesi mahallesinin yol sorununa bir çözüm bulun.İnsanların yol çilesi sona ersin artık.
 

BOSTANDERESİ'NDE TİRİT GECELERİ
ADMİN tarih 12.03.2013, 16:34 (UTC)
 BOSTANDERESİ'NDE TİRİT GECELERİ...
Sitemiz kurucusu Durmuş ÇELİKTEN'in organize ettiği tirit geceleri Bostanderesi mahallemizde düzenlendi.

Sitemiz kurucusu Durmuş ÇELİKTEN "Tirit Geceleri" adını verdikleri bu programı Bostanderesi mahallemizde ücretli öğretmenlik yaptığı 2012 yılında kış gecelerinde köy sakinlerinin bir araya gelerek o eski köy sohbetlerini yeniden canlandırma, insanların birbirleriyle ilişkilerini kuvvetlendirme,aileleri televizyon ekranlarına bağlı kalmaktan kurtarma ve var olan tirit yemeğini yaşatma, genç nesillere tanıtma ve gelecek nesillere bu güzel kürtürümüz aktarmak amacıyla düzenlediklerini ve artık her yıl kış mevsiminde bu mahallemizde bir gelenek haline geldiğini ifade etti.

Bizde başta Durmuş ÇELİKTEN ve bu kültürün yaşatılmasını sağlayan diğer mahalle sakinlerine teşekkür ediyor ve muhabbetlerinin daimi olmasını temenni ediyoruz.
 

HEMŞEHRİLERİMİZ SİNOP'TA HAKLARINI ARADILAR...
ADMİN tarih 04.11.2012, 09:42 (UTC)
 
Durağan'da iki köy arasındaki sınır anlaşmazlığı nedeniyle mağdur olduklarını iddia eden köylüler Sinop Valiliğine girmek istedi. Öfkeli köylülere çevik kuvvet ekipleri engel oldu.










Durağan'da iki köy arasındaki sınır anlaşmazlığı nedeniyle mağdur olduklarını iddia eden köylüler Sinop Valiliğine girmek istedi. Öfkeli köylülere çevik kuvvet ekipleri engel oldu.



Sinop'un Durağan ilçesine bağlı 120 haneli 850 nüfuslu Emirtolu köyü sakinleri, köylerinin yaklaşık 18 yıl önce sınırlarının değiştirilerek o tarihte mahalle olan Ayvacık köyüne dahil edilmesinden dolayı mağdur olduklarını belirterek Sinop'ta eylem yaptı. Yediden yetmişe kadın-erkek İskele Meydanı'na yürümeleri ardından burada basın açıklaması yaptı. Polis, valilik önüne gitmek isteyen ve Vali Dr. Ahmet Cengiz ile görüşmek için ısrar eden yaklaşık 250 kişilik grubun 10 kişilik temsilci göndermesine izin verdi. Vali Dr. Ahmet Cengiz, Valilik salonunda 10 kişilik grubu kabul ederek sorunlarını dinledi. Gerekenin yapılacağını ve sorunun çözülmesi yönünde gayret göstereceğini belirten Vali Dr. Ahmet Cengiz, köy halkının taşkınlık yapmamasını ve kanunlara karşı gelmemelerini istedi.


Temsilcilerin tekrar alana dönmesi üzerine köy sakinleri Vali Cengiz'in meydana gelmesini istedi. Sinop İl Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürü Rasim Çakır, uzun süre köy halkını ikna etmeye çalıştı. Ancak öfkeli bir grubun önü çekmesi ile köy halkı polis engelini aşarak Valilik Meydanı'na sloganlar atarak koşmaya başladı. Atatürk Caddesi üzerinden yaklaşık 500 metrelik güzergahı koşarak kat eden öfkeli köylüler valilik kapısına dayandı. Bu sırada Sinop halkı ve valilik çalışanları olan biteni şaşkınlıkla izledi. Valilik kapısının görevliler tarafından kapatılması ardından valiliğin diğer kapısına koşan köylüler binaya girmek üzereyken, olay yerine gelen Çevik Kuvvet ekipleri engel oldu. Uzun süre slogan atan ve köy halkını polis, yaklaşık yarım saat sakinleştirmeye çalıştı. Eylemciler adına Vali Vali Cengiz ile görüşen Emirtolu Köyü Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Abdullah Erkan, eylemcileri sakinleştirerek eyleme son verilmesini sağladı. Eylemci köylüler daha sonra valilik önüne gelen otobüslerle Durağan'a hareket etti.


Sinop İl Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürü Rasim Çakır'ın, köy sakinlerini sakinleştirme çabaları takdirle karşılandı. Çakır'ın özverili tutumu, olayların daha da büyümesini engelledi.






















 

TERÖRÜ LANETLİYORUZ...
ADMİN tarih 19.06.2012, 11:36 (UTC)
 Hakkari'de bölücü terör örgütü tarafından 3 ayrı noktaya yapılan saldırı sonucu 8 askerin şehit olduğu, 16 askerin de yaralandığı belirtildi. 10 terörist de öldürüldü.

Hakkari Valiliği, Yüksekova Yeşiltaş Karakolu'na teröristlerce saldırı girişiminde bulunulduğunu, çıkan çatışmada 8 askerin şehit olduğunu, 16 askerin yaralandığını bildirdi.

Hakkari Valiliği'nden yapılan yazılı açıklamada, sabah erken saatlerde Yüksekova ilçesine bağlı Dağlıca bölgesindeki Yeşiltaş Karakolu'na, terör örgütü PKK mensuplarınca saldırı girişiminde bulunulduğu kaydedilerek, ''Çıkan çatışmada 8 askerimiz şehit olmuş, 16 askerimiz de yaralanmıştır. Bölgede operasyonlar devam etmekte olup ilk belirlemelere göre 10 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Milletimizin başı sağolsun'' denildi.

Dağlıca'da 2007 yılında da PKK'nın düzenlediği saldırıda 12 asker şehit olmuş, 16 askerimiz de yaralanmıştı.

YARALI ASKERLER HASTANEDE

Yüksekova ilçesi Yeşiltaş Karakolu’na PKK terör örgütü mensupları tarafından yapılan saldırı sonucu çıkan çatışmada 8 asker şehit olurken, 16 asker de yaralandı. Yaralı askerler, bölgeden helikopterlerle Hakkari il merkezine getirilerek buradan ambulanslarla Hakkari Devlet Hastanesi ve Hakkari Asker Hastanesi’ne kaldırıldı.


Yüksekova ilçesindeki terör saldırısında yaralanan 5 asker, Van'daki hastanelerde tedavi altına alındı.

Yüksekova'nın Yeşiltaş Karakolu'na teröristlerce düzenlenen saldırıda yaralanan 16 askerden 5'i, Hakkari Asker Hastanesi'nde yapılan ilk müdahalenin ardından Van'a sevk edildi.

Helikopterle Van'a getirilen yaralılar, Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Helikopter Filosu'nda bekletilen ambulanslara taşındı.


Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi'ne kaldırılan yaralılar, tedavi altına alındı.

Askerlere kan vermek için Van Emniyet Müdürlüğü'nde görevli polisler ile vatandaşların hastanelere gittiği bildirildi.
 

MİRAÇ KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN...
ADMİN tarih 16.06.2012, 08:33 (UTC)
 MİRAÇ KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN...

Bu gece, peygamberimizin bütün insanlığı temsilen
Cenab-ı Hakkın yüksek huzurana kabulü anlamına gelen Miraç Gecesidir.


Hicri Recep Ayı'nın 27 gecesinin tanık olduğu bu 'Büyük Buluşma' bizlere
insanın ilahi rızaya ve desteğe ulaştığı akıl ve idraki zorlayan nice üst derecelere
ulaşabileceğini gösterdiği gibi, mana aleminde
yükselip ilahi rahmet ve huzura erişmenin öncelikle gönül ve ruh temizliğinden, ahlaki
erdemlere yükselişten her şeyin sahibi olan Yüce Allah'a bağlılık ve boyun eğmeden geçtiğini
hatırlatmaktadır. Bu gecede farz kılınan ve bizzat Peygamberimizin tarafından mü'minlein miracı olarak nitelendiren
namaz da, iç dünyamızdaki yükselişi ve arınmayı ifade eder.


Miraç Kandili Nedir : Arapça'da merdiven, yukarı çıkmak, yükselmek anlamlarını dile getirir. İslam'da Hz. Peygamber (s.a.s)' in göğe yükselerek Allah'ın huzuruna kabul edilmesi olayı. Mirac olayı hicretten bir yıl ya da onyedi ay önce Receb ayının yirmi yedinci gecesi gerçekleşir. Olayın iki aşaması vardır. Birinci aşamada Hz. Peygamber (s.a.s) Mescidül-Haram'dan Beytü'l-Makdis'e (Kudüs) götürülür. Kur'an'ın andığı bu aşama, gece yürüyüşü anlamında isra adını alır. İkinci aşamayı ise Hz. Peygamber (s.a.s)'in Beytü'l-Makdis'ten Allah'a yükselişi oluşturur. Mirac olarak anılan bu yükselme olayı Kur'an'da anılmaz, ama çok sayıdaki hadis ayrıntılı biçimde anlatılır.


Miraç Kandili , Hadislerde verilen bilgiye göre Hz. Peygamber (s.a.s), Kâbe'de Hatim'de ya da amcasının kızı Ümmühani binti Ebi Talib'in evinde yatarken Cebrail gelip göğsünü yardı, kalbini Zemzem ile yıkadıktan sonra içine iman ve hikmet doldurdu. Burak adlı bineğe bindirilerek Beytü'l-Makdis'e getirildi. Burada Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa ve diğer bazı peygamberler tarafından karşılandı. Hz. Peygamber (s.a.s) imam olarak diğer peygamberlere namaz kıldırdı.

Hz. Peygamber (s.a.s), Beytü'l-Makdis'te kurulan bir Mirac'la ve yanında Cebrail olduğu halde göğe yükselmeye başladı. Göğün birinci katında Hz. Adem, ikinci katında Hz. İsa ve Yahya, üçüncü katında Hz. Yusuf, dördüncü katında Hz. İdris, beşinci katında Hz. Harun, altıncı katında Hz. Musa ve yedinci katında Hz. İbrahim ile görüştü. Cebrail ile birlikte yükseliş Sidretü'l-Münteha'ya kadar sürdü. Cebrail, "Buradan bir parmak ucu ileri geçecek olursam yanarım" diyerek Sidretü'l Münteha'da kaldı. Hz. Peygamber (s.a.s) buradan itibaren Refref adlı başka bir binekle yükselişini sürdürdü. Bu yükseliş sırasında Cennet ve nimetlerini, Cehennem ve azabını müşahede etti. Sonunda Allah'ın huzuruna kabul edildi. Kendisine ümmetinden Allah'a şirk koşmayanların Cennet'e gireceği müjdelendi, Bakara suresinin son ayetleri verildi ve beş vakit namaz farı kılındı. Yeniden Refref ile Sidretü'l-Münteha'ya, oradan Burak'la Kudüs'e, oradan da Mekke'ye döndürüldü.

Mirac Gecesinin ertesi günü , Hz. Peygamber (s.a.s) ertesi günü Mirac olayını anlattı. Olayı duyan müşrikler yoğun bir kampanya başlatarak Hz. Peygamber (s.a.s)'i suçlamaya, alaya almaya başladılar. Bu kampanya bazı müslümanları da etkileyerek şüpheye düşürdü. Olayın gerçek olup olmadığını araştırmak isteyenler Beytü'l-Makdis'e ve Mekke'ye gelmekte olan bir kervana ilişkin sorular sorarak Hz. Peygamber (s.a.s)'i sınadılar. Hz. Peygamber (s.a.s)'in verdiği bilgilerin doğruluğu müslümanları şüpheden kurtardıysa da müşriklerin inatlarını kırmaya yetmedi. Mirac olayı inatlarını ve düşmanlıklarını artırarak onlar için bir fitne nedeni oldu. Bu olay karşısındaki tutumu nedeniyle Hz. Ebu Bekr, Hz. Peygamber (s.a.s)'ce "Sıddîk" lakabıyla onurlandırıldı. Hz. Ebu Bekir olayı kendisine anlatarak hala inanmaya devam edip etmeyeceğini soran müşriklere "O söylüyorsa şüphesiz doğrudur" cevabını vermişti.

Ahad hadislere dayansa da Mirac olayının gerçekliğinde tüm müslümanlar birleşmişlerdir. Ancak olayın gerçekleşme biçimi İslam bilginleri arasında görüş ayrılıklarına neden olmuştur. Buna göre İbn Abbas'ın da içinde bulunduğu bazı bilginlere göre Mirac olayı uykuda gerçekleşmiştir. Bilginlerin büyük çoğunluğuna göre ise uyku durumunda ve rüyada değil, uyanık iken gerçekleşmiştir. Fakat bu görüşü savunanlar da Mirac'ın yalnız ruhla mı, yoksa hem ruh, hem de bedenle mi olduğu konusunda ikiye ayrılmışlardır. Sonraki Kelamcıların büyük çoğunluğuna göre mirac olayı uyanıkken hem ruh, hem de bedenle gerçekleşmiştir.

Mirac olayının gerçekleştiği gece müslümanlarca kadir gecesinden sonra en kutsal gece sayılmış ve bu gecenin ibadetle ihyası gelenekleşmiştir. Osmanlılar döneminde, camiler kandillerle donatıldığı için Mirac kandili olarak anılan geceyi izleyen gün, cami ve tekkelerde Mirac olayını anlatan ve Miraciye adı verilen şiirlerin okunması, dinleyenlere süt ikram edilmesi de bir gelenekti.
İsra suresi 1.ayet mealiyle bitirmek istiyorum. “Ayetlerimizden bir kısmını göstermek için kulunu bir gece Mescid-i Haram'dan alıp çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren Allah’ın şanı ne yücedir. Şüphesiz ki O her şeyi hakkıyla işiten, her şeyi hakkıyla görendir.”(3)İsra 17/1

Tüm İslam Aleminin Miraç Kandilini tebrik eder, Yüce Allah'tan hayırlara vesile olmasını temenni ederiz.
 

<- Geri  1  2  3  4  5  6  7  8 ... 19Devam -> 
 
  Bugün 2 ziyaretçikişi burdaydı!

www.bostanderesimahallesi57.tr.ggwww.bostanderesimahallesi57.tr.gg

 
 
KARADENİZ'İN YENİ DOĞAN GÜNEŞİ Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol