BOSTANDERESİ MAHALLESİ
  KIYAMET ALAMETLERİ
 

KIYAMET ALAMETİ UYDURMALARI: İSALAR, MEHDİLER...

Kuran’da dünyamızın da bir sonu olduğu söylenir. Dünyamızın sonu ve bundan sonra başlayan süreç “saat” veya “kıyamet” olarak tarif edilir. Kıyamet alametlerinden kasıt da bu oluşuma yakın zaman diliminde olacak olaylardır. Dolayısıyla bu ol-
ayları görmek kıyametin yakın olduğunun habercisi olacaktır. Kuran’da olmayan izahların halka nasıl yutturulduğunu ve din adına uydurulan hurafeleri gösterebilmek için bu bölümde “Kıyamet Alametlerini” işleyeceğiz. Kıyamet alametlerini işler-
ken ilk önce Kuran’da hiç geçmemesine rağmen gerçekleşmesine inanmanın İslam’ın şartı, inanmamanın kafirlik olarak il-
an edildiği konulardan 1- Mehdilik, 2- Deccaliyet, 3- Hz. İsa’nın yeniden gelişini işleyeceğiz. Daha sonra ise Kuran’da bir i-
ki ayette bahsedilen, fakat hadislerde yüzlerce yalanla şişirilen konulardan 4- Yecuc-Mecuc ve 5- Dabbe konularına değine-
ceğiz.


                             

Hüseyin Atay bu ayete göndermeler yaparak şu açıklamayı yapar: “ Hz. İsa hakkında Kuran-ı Kerim’in verdiği bilgi içinde onun öldüğü fakat öldürülmediği bilinmektedir. Bunlara göre Hz. İsa ölmüştür, hayatta değildir ve dünyaya dönmeyecektir. Hadislerle iman esasları sabit olmaz ve Kuran’a ilave yapılamaz. Hıristiyan kültünden ve kültüründen, Hz. Muhammed’in vefatından sonra İslam literatürüne geçen hikayelerden birinde; Hz. İsa’nın ölmediği, göğe çıkarıldığı ve kıyamet kopmadan dünyaya Şam’daki minareden ineceği anlatılmaya başlanmıştır. Hıristiyan mitolojisi İslamlaştırılarak Müslümanlar’ın inanç-
ları arasına sokulmuştur. Öyle ki buna inanmayanlar, aklı başında sanılanlar tarafından bile kafirlikle itham edilmektedirler. 

(Hüseyin Atay, Kuran’a Göre Araştırmalar, sayfa 53) 

Muhammed sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. O Allah’ın elçisi ve Peygamberler’in sonuncusudur. [
33-Ahzab Suresi 40]

Ayetten Peygamberimiz’in son Peygamber olduğunu anlıyoruz. Kuran’da Hz. İsa’nın da Peygamber olduğu geçtiğine göre, Peygamberimiz’den sonra Hz. İsa’nın gelişi Kuran’ın bu ayetiyle çelişir. 

Selam üzerimedir doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak kaldırılacağım gün. [
19-Meryem Suresi 33] 

Meryem suresinde, Hz. İsa’nın ağzından nakledilen yukarıdaki sözlerde, Hz. İsa’nın üç önemli gününden bahsedilir. Görül-
düğü gibi bu günler sayılırken Hz. İsa’nın kıyamette dünyaya yeniden geleceği şeklinde bir günden bahsedilmez. Eğer böyle 
bir gün olsaydı, elbette ki bu da yalanlarla dolu hadislere bırakılmadan, şüpheye yer bırakmayacak şekilde Kuran’da belir-
tilirdi. 

Ne yazık ki Kuran’ın belirtmediği ve Kuran ile çelişen Hz. İsa’nın gelişi hikayesi, yüzlerce sahte İsa’nın çıkışına yol açmış-
tır. Sahte Mehdi enflasyonu gibi, sahte İsa enflasyonu da akıl hastanelerimizin önemli vakalarına baz teşkil etmiştir.



                        YECUC MECUC

Yecuc
Mecuc, Kuran’da bahsedilen bir kavmin ismidir. Mehdiyet, Deccaliyet, Hz. İsa’nın yeniden dünyaya geleceği Kuran’
da yer almamasına karşın kıyamet alametleri olarak anlatılırken, Yecuc Mecuc konusunda Kuran’da olmayan, Kuran’a uy-
mayan saçma izahlar, Kuran’da geçen Yecuc Mecuc konusunu detaylandırmak için anlatılmıştır. Yecuc Mecuc, Kuran’da i-
ki surede şu şekilde geçmektedir: 

İki setin arasına kadar ulaştı, onların önünde hemen hemen hiçbir sözü kavramayan bir kavim buldu.

Dediler ki “Ey Zulkarneyn, Yecuc Mecuc bu yerde bozgunculuk yapıyorlar. Onlarla bizim aramızda bir set inşa etmen için 
sana vergi verelim mi?”

Dedi ki “Rabbimin beni içinde tuttuğu imkan ve güç daha üstündür. Siz bana bedensel güçle yardım edin de sizinle onlar ar-
asında sapasağlam bir engel yapayım.”

“Bana demir kütleleri getirin. İki ucu eşit düzeye gelince körükleyin.” dedi. Onu ateş haline getirince “Bana erimiş bakır 
getirin dökeyim” dedi.

Artık onu ne aşabildiler ne de delebildiler.

Dedi ki “ Bu benim Rabbimden bir rahmettir. Rabbimin vaadi gelince onu yerle bir eder. Ve Rabbimin vaadi haktır.” [
18 - 
Kehf Suresi 93-98]

Yecuc ve Mecuc’un önü açıldığı zaman onlar her tepeden akın ederler.

Gerçek olan vaat yaklaşmıştır. İnkar edenlerin gözleri birden donup kalmıştır. “Vay başımıza! Biz bundan gafil bulunuyor-
duk. Hayır, biz zalimlerdik.” [
21-Enbiya Suresi 96-97]

Yecuc Mecuc’un Kuran’da geçtiği ayetleri, bu konuya ilave yapılan uydurmalarla ayırt edebilmeniz için yazdık.Bir izaha gö-
re Yecuc Mecuc Hz. Adem’in rüyalanması sonucu toprağa akan spermlerden oluşmuş bir millettir. Yecuc Mecuc’un toprağ-
ın altında bir karış boyunda bir millet olduğu, kıyamete yakın yeryüzüne çıkacağı diğer bir açıklamadır. İbni Abbas’ın riva-
yetine dayanan bu son hadise karşı İbni Ebi Hatem Şueyh’in hadisi ise şöyledir: “Onlar üç sınıftır. Birinci sınıf büyük ağaç gibidir. İkinci sınıf dört arşın uzunluk ve dört arşın da genişliktedir. Üçüncü sınıf da kulaklarından birini yatak edip ikincisini yorgan yapıyorlar.” Tüm bu birbirleriyle çelişkili nakillerinden daha ilginci ise Yecuc Mecuc’un Türkler olarak tarif edilme-
sidir. Yecuc Mecuc’u aşağılayan tüm hadislerin arasına Yecuc Mecuc’un Türkler olduğu izahının girmesi, Türk düşmanı Ar-
ap milliyetçiliğinin hadis uydurmada nasıl etkin olduğunu göstermektedir.



                               
DABBE

Kuran’da tek bir ayette geçen Dabbe aynı Yecuc ve Mecuc gibi uydurma, mitolojik hadislerle anlatılarak sunulmaya çalışıl-
mış ve her seferinde olduğu gibi ortaya çıkan tablo rezillik olmuştur. Önce Kuran’da geçen dabbe ile ilgili ayeti görelim:

O söz başlarına geldiği zaman onlara yerden bir Dabbe çıkarırız. O da insanların bizim ayetlerimize kesin bir bilgiyle inan-
madıklarını söyler. [
27- Neml Suresi 82]

Bu tek ayete karşın geçen acayip hadislerden biriyse şöyledir: “Dabbe’nin başı öküz başı gibi, gözü domuz gözü gibi, kulağı 
fil kulağı gibi, boynuzu keçi boynuzu gibi, boynu deve kuşunun boynu gibi, göğsü aslan göğsü gibi,rengi kahverengi gibi, böğ-
rü kedi böğrü gibi, kuyruğu koç kuyruğu gibi, ayakları deve ayağı gibidir.” Ayrıca çok daha garip hadisler vardır ki bunlar-
dan kimine göre Dabbe’nin başı gökte, kuyruğu kutupta, ayakları Arabistan yarımadasındadır. Kimine göreyse Dabbe’nin 
bir elinde Hz. Süleyman’ın mührü, diğer elinde Hz. Musa’nın asası vardır. Diğer tüm konularda gördüğümüz gibi Kuran dış-
ında dîni kaynak arayanların karşılaşacakları izahlar bunların benzerleridir.



                        DABBE’NİN NE OLDUĞUNUN TAHMİNLERİ

Dabbe’nin ne olduğu tahmin edilecekse bu ayete bakılıp tahmin edilecektir. Bu konuda hiçbir tahminimiz yoktur. Fakat tah-
mini olan bazı kişiler de vardır. Örneğin Reşad Halife’ye göre Dabbe bilgisayar olabilir. Kuran’ın 19 mucizesinin bulunması-
na yarayan bilgisayar insanların inançsızlıklarını çürütmektedir. Said Nursi’ye göre Dabbe dişten tırnağa yerleşecek virüs 
tipi bir canlı olabilir. Bu iki yazarın bu tahminlerini neye dayandırdıklarının ayrıntılarına girmiyoruz. Sadece Dabbe’nin ne ol-
abileceğine dair farklı tahminler yapıldığını göstermek istedik. Belki de Dabbe’yi tahmin edememizin nedeni Dabbe’nin he-
nüz çıkmamış oluşudur. Bu yazıda bizim yapmak istediğimiz de zaten Dabbe’yi tahmin etmek değildir.

Mitolojik uydurmalara dönüşen kıyamet alametleri ve özellikle Mehdi, Deccal ve Hz. İsa’nın yeniden gelişi çerçevesindeki iddiaların sonucu tam bir rezalet, tam bir perişanlıktır. Yecuc ve Mecuc ile Dabbe konularıysa sadece ve sadece Kuran çer-
çevesinde ele alınmalı, gösterdiğimiz saçma hadisler yok sayılmalı, bir tahmin yapılacaksa da böyle yapılmalıdır. Her şeyin 
en doğrusunu Allah bilir.



                                                                      Uydurulan Din ve Kuran'daki Din - Kuran Araştırmalar Grubu -
MEHDİLİK VE DECCALİYET

Mehdi kıyamet alametleri içinde en popüler olan, hakkında en çok hadis uydurulan ve en çok istismar edilen karakterdir. Hadisler kullanılarak oluşturulan bu karakterin kıyamete yakın dünyaya geleceğine, herkesi yenip dünyaya hakim olacağı-
na, daha sonra gelecek Hz. İsa ile buluşup dünyayı yöneteceğine, bunları gerçekleştirmek için ise Deccal ile savaşacağına 
inanılır. Hadislere göre Mehdi kadar, Mehdi’nin talebeleri de üstün yeteneklere sahip sıra dışı kişilerdir. Tüm bu yetenek-
lere sahip olabilmek, kendi şeyhinin, kendi liderinin Mehdi olduğunu ispat edebilmek için binlerce hadis uydurulmuştur. Bu 
yüzden Mehdi’nin dış görünüşü hakkında, yapacakları hakkında, çıkacağı yer hakkında birbiriyle çelişen birçok hadis var-
dır. Mesela bir hadise göre Mehdi Şam’dan çıkacakken, diğerine göre Kufe’den, bir diğerine göre İstanbul’dan, bir başka 
hadise göreyse Medine’den çıkacaktır. İlk nesiller kendi şeyh ve liderini Mehdi çıkarmak için o kadar çok hadis uydurmuş-
lardır ki sonraki nesillerin hadis uydurmasına gerek kalmamıştır. Bu nesiller de kendi liderlerine uyan hadisleri doğru kab-
ul etmiş, diğer hadisleri yorumla saptırmış veya yalanlamışlardır. Örneğin liderleri küçük burunluysa,
“Mehdi küçük burun-
ludur”
hadisini kabul etmişler, Mehdi’nin gaga burunlu olduğuna dair hadisleri gözardı veya inkar etmişlerdir. Bu yüzden 
İslam aleminde Mehdi enflasyonu yaşanmıştır. Şu anda Mehdi sanılan bir dîni grup lideri var mı diye sorulabilir. Buna ceva-
bımız “Acaba hangi grup kendi liderini Mehdi sanmıyor ki!” şeklindedir.



                             
HER TARAF MEHDİ KAYNIYOR

Gerek Türkiye’deki, gerek İslam alemindeki gelenekçi cemaatleri iyi tahlil etmemiz için Mehdilik olgusunu iyice kavrama-
mız gerekmektedir. Biz Türkiye’deki bizce en büyük olan on geleneksel İslami cemaati bir kenara yazdık ve sonra bunların hangisinin şeyhini, liderini Mehdi zannettiğini araştırdık. Sonuçta tamamına yakınının kendi şeyhini, liderini Mehdi sandığı-
nı gördük. Bu da gerçek manada İslami cemaatleri kavramak için Mehdiyet olayını bilmenin ne kadar önemli olduğunu gös-
termektedir.
(Unutmayın ki cemaatlerin büyük bir kısmı Mehdiyet konusunda açık konuşmaz. Bu konuyla ilgili bilgileri ken-
di içine girenlere bile hemen açıklamazlar. Birçok cemaatte bu bilgileri açıklayan şeyhin kendisi değil, onun en yakın halka-
sı olmaktadır.)
Hadislerde Mehdi’nin kendisinin bile Mehdi olduğunu söylemeyeceği de nakil edilir. Cemaatler bu hadisi lid-
erlerinin Mehdiyetini gizlice, kulaktan kulağa, basının ve diğer kuruluşların önünde belli etmeden yaymalarının daha iyi ol-
duğuna işaret kabul ederler.Mehdiyet bir cemaate büyük bir kuvvet verir. Liderinin;1400 yıl önce tarif edilen, bazı Peygam-
berlerle eşit üstünlükte olan, dünyaya hakim olacak kişi olması, liderin müritlerinde çok güçlü bir bağlılık oluşturur. Bu bağ-
lılıkla müritler tüm enerjilerini, tüm paralarını, tüm olanaklarını şeyhin eline teslim ederler. Şeyhin hiçbir lafını tartışmayı bi-
le düşünemezler. 1400 yıl önce hadislerle müjdelenmiş, dünyayı fethedecek Mehdi’ye karşı gelmek kimin haddine düşmüş-
tür? Liderini Mehdi diye yüceltenler, Mehdi’nin talebeleri olma vasfıyla 1400 yıl önceki hadislerde müjdelendikleriyle uyu-
tulurlar. Mehdi’nin halife olacağına dair izahlar, grup liderlerinin uzun vadeli ayaklanma, darbe gibi organizasyonlarla halif-
eliğe oturtulması gerektiğine dair planları da düşündürür. İslam tarihi kendini Mehdi sanıp ayaklanmalar çıkartmış ve yüz-
lerce kişinin ölümüne sebep olmuş şizofrenlerin örnekleriyle doludur.
(Kubilay vakasında olduğu gibi)



                             
HUMEYNİ’NİN MEHDİLİKTEN GELEN GÜCÜ

Şiilik’te Mehdilik konusu imanın şartlarındandır. Şiilik’teki bu konuya atfedilen önem Sünniliğin de üstündedir. Mehdinin 
hicri 256’da doğan Hasan Askeri’nin oğlu Muhammed olduğu, ortadan kaybolduğu ve günü gelince meydana çıkıp vazifeyi 
alacağı inancı Şiiliğin temel inançlarındandır. Şu anda hicri 1400’lü yıllarda olduğumuz düşünülürse Şiiler’in temel inancına 
göre Mehdi 1100 yıldan fazla bir süredir bizle saklambaç oynayan bir kişidir. Geleneksel İslamcılar içinde kalabalık bir kit-
leyi temsil eden Şiiler’in bu inancı geleneksel kitlelerin aklı nasıl bir kenara bırakıp, Kuran yerine mezheplere, hem de en 
saçma izahlarına rağmen tabi olabildiklerini göstermektedir. Şii yönetimleri ve İran devrimini tahlil etmek için de Mehdilik konusunun bilinmesi çok önemlidir. Şiiler’e göre Mehdi ortaya çıkıncaya kadar onun vekilleri hüküm sürecektir ve vekille-
re itaatsizlik, Mehdi’ye itaatsizliktir, Mehdi’ye itaatsizlik ise Allah’a isyandır. Ayetullah Humeyni de Mehdi’nin bir dönem-
deki vekili kabul edilmekteydi. Böylece Ayetullah Humeyni halkı kontrol edecek ve yönlendirecek kuvveti Mehdi vekilliğ-
inden alıyordu. Humeyni’ye itaat Şii inancında farzdı. İran devriminde halkın bölünmeden tek kaynaktan büyük bir bağlılık-
la idare edilip ayaklanmasının altında da Mehdiyet inancı vardır. Yani yakın tarihte önemli yeri olan Şii-İran devrimini iyi 
anlamanın yolu da Mehdiyet konusunu iyi analiz etmekten geçmektedir. Şiilik’te, Sunnilik’teki binlerce Mehdi’ye karşı tek 
bir saklambaç oynayan Mehdi vardır, fakat bu Mehdi’nin Humeyni gibi vekilleri bile sırf bu vekaletten dolayı ihtilal yapa-
cak gücü ellerinde bulundurmuşlardır.



                             
ÖLÜ DİRİLTEN DECCAL

Deccal ise Mehdi’nin savaşacağı kişidir. Şeyhini Mehdi ilan edenler şeyhine karşı çıkan veya şeyhin yaşadığı devirde karşı fikirlere sahip bir kişiyi Deccal ilan ediverirler.Böylece Mehdiyete hizmeti ibadet sananlar, Deccaliyetin ordu veya fikir sis-
temiyle savaşı da ibadet sayarlar. Hadislerde bir Mehdi, bir Deccal tarifi varken binlerce kişinin Mehdi ve onlara karşı bin-
lerce kişinin Deccal ilan edilmesi konunun nasıl zıvanadan çıktığını gösterir. Deccal hakkındaki hadislerde Deccal’in cenne-
ti ve cehennemi olduğu, ölüleri dirilttiği, alnında kafir yazdığı, kör olduğu, yeryüzünde gelmiş geçmiş en büyük fitne olduğu anlatılır.

Kuran’ın Mehdi ve Deccal hakkında ne dediğinin cevabı koca bir hiçtir. Yani Kuran’da tek bir ayette bile geçmeyen bu kar-
akterler yüzünden binlerce Mehdilerin peşine düşülmüş, birçok gelenekçiliğin düşmanı Deccal diye lanetlenmiştir. Binlerce kişinin kanı dökülmüş, adeta bir İslam mitolojisi oluşturulmaya çalışılmıştır. Her devirde gelecekmiş gibi beklenen Mehdi kişileri tembelliğe itmiş, birçok Mehdi bekleyicisi kendi ürettikleriyle kurtuluşu arayacaklarına, kurtuluşu gelecek Mehdi-
lerden ummuşlardır. Ayrıca mezhepçiler, içinde bulundukları zayıf,hükmedilen,bilimsel olarak geri durumun günahınıda ken-
dilerinde arayıp kendilerini düzelteceklerine, uydurma Deccallere suçu yükleyip kurtulmuşlardır.



                              
HZ. İSA’NIN YENİDEN GELİŞİ İDDİASI

Kuran’da yer almamasına rağmen ortaya atılan iddialardan biri de Hz. İsa’nın kıyamette yeniden geleceğidir. Hadislerde 
Hz. İsa’nın Şam’ın doğusunda beyaz minareye geleceği, Mehdi ile buluşacağı, Deccali öldüreceği anlatılır. 12. bölümde bazı 
hadis uydurucuları anlatılırken geniş yer verdiğimiz Ebu Hureyre’nin, Buhari ve Müslim gibi gelenekçilerin en güvendikleri 
iki kaynaktaki bir hadisi şöyledir: “Allah’a yemin ederim ki İsa’nın adil bir hakem olarak aranıza inmesi yakınlaşmıştır. O indiğinde haçları kırıp domuzları öldürür, cizyeyi kaldırıp maymunu öldürür ve İslam’dan başkasını kabul etmez.” Hıristiyan-
lık’tan ilk devirlerde dinimize geçenlerin yaydığını sandığımız bu uydurma, Kuran ayetleriyle de uyuşmaz. 

Allah şunu demişti: Ey İsa, seni vefat ettireceğim, seni kendime yükselteceğim, seni inkar edenlerden ayıracağım... [
3- Ali İmran Suresi 55]

 
  Bugün 10 ziyaretçikişi burdaydı!

www.bostanderesimahallesi57.tr.ggwww.bostanderesimahallesi57.tr.gg

 
 
KARADENİZ'İN YENİ DOĞAN GÜNEŞİ Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol